SOSYAL BİLGİLER

OLGU NEDİR?

Gerçekleşmiş olan her şey... Olam ve olay birer olgu’dur. Olgu deyimi bu iki yakın anlamlı deyimden daha geniş kapsamlıdır ve ikisini de içerir. Olam zaman ve yer özellikleriyle ele alınan olgu, olay zaman ve yer özelliklerinden sıyrılmış olgudur. Olmuş olan her şey olgu’dur; bundan ötürü de olgu deyimi olası, olanaklı ve düşünsel, tasarımsal deyimleriyle karşıt anlamlıdır. Çünkü bu deyimler henüz gerçekleşmemiş olanı dile getirirler; gerçekleşmeleri muhtemeldir, mümkündür ya da gerçekleştirilmeleri düşünülmektedir, tasarımlanmaktadır ama henüz olmamış’lardır ve bundan ötürü de olgu değillerdir. Cladue Bernard “deneyimsel düşünceye yol gösterecek ve aynı zamanda onu denetleyecek tek gerçek olgulardır” der. Olay deneyim konusu olan olgu’ dur, ama onun deneyimini olgu denetler; çünkü olgu betimleyici ve somut, olay’sa çözümsel ve soyuttur. Olay deney konusu, olgu ise deney sonucudur. Örneğin savaş, gerçekleşmiş olarak olgu , soyut olarak olay , belli bir yer ve zamanda geçmiş olarak olam’dır. Auguste Comte ve olgucu izleyicileri (pozitivistler) bizim algı dediğimize olgu derler. Onlara göre sadece duyumlarımız ve algılarımız dolaysız verilerdir, bunları incelemekle yetinmemiz gerekir. Kierkegaard ve varoluşçu izleyicilerine (egzistansiyalistler) göre insan anlaşılamayan ve hiçbir açıklanması bulunmayan bir salt olgu’dur. Ve kendisine yabancı bir dünya içine atılmıştır. Mantık açısından da bilim, olgulardan önermeler çıkarır ve bu önermeleri olgularla tanıtlar.

Bir olguyu açıklamak demek, onu başka olgulara indirgemek demektir. Ne var ki açıklanamayan, eş deyişle başka olgulara indirgenemeyen olgular da vardır. Örneğin herhangi bir şeyin varlığı, böylesine bir olgudur. Kızgın bir sobaya elinizi dokundurduğunuzda elinizin yandığından şüphe edemezsiniz, bunlar kesin olarak verilmiş olgulardır. Doğa bilimleri ve genellikle bilim sadece olguları açıklamakla yetinmez, onları en yalın bir biçimde açıklamaya çalışır. Bilim olguları sadece yasalara bağlamaya değil en yakın yasalara bağlamaya çalışır. Olgular, deneyin sağladığı gerçek verilerdir. Deneyimsel yöntemde olgulara dayanılır ve deneyimler ancak olgulara başvurularak denetlenebilir.


MİLLİ GÖRÜŞ NEDİR?

Milli Görüş’ün ne olduğunu da anlatan Prof. Dr. Necmettin Erbakan, “Milli Görüş adı üstünde milletimizin kendi görüşüdür. Bütün insanlığın bildiği gibi Milletimiz asırlar boyu kaba kuvveti değil, hakkı üstün tutan bir zihniyetin temsilcisi olarak, insanlık tarihinin en büyük devletleri olan Selçuklu ve Osmanlı Devletlerini kurmuş, asırlar boyu insanlığa insan hakları, barış ve adaletin en güzel örneklerini göstermiş, şerefli, parlak bir maziye sahiptir” dedi. Milli Görüş’ün 8 temel özelliği bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Necmettin Erbakan, bunları şöyle sıraladı:

“1)Kaba kuvveti değil, hakkı ve adaleti üstün tutmasıdır.

2) Milli Görüşün temeli şefkat ve sevgidir. Bundan dolayı gayesi önce Türkiye’deki 70 milyon vatan evladının, sonra da yeryüzündeki 6 milyar insanın hepsinin saadetidir.

3) Milli Görüş en ilerici görüştür. Türkiye’yi muasır medeniyetin üstüne çıkartacak görüştür. İşte, Sultan Fatih. Ne solcu idi, ne liberaldi, ne ortanın sağı idi ve nede sağın ortasıydı. Milli Görüşçü idi.

4) Milli Görüş Anadolu’ya hakkı, adaleti getiren, Malazgirt zaferini kazanan görüştür. Sultan Alparslan’ın görüşüdür. Milli Görüş, hakkı, adaleti Kosova’ya götüren Sultan Murat’ın görüşüdür. Milli Görüş, haksızlığı ve zulmü önlemek için Yıldırım gibi NİûBOLU’ya yetişen Sultan Beyazıt’ın görüşüdür. Milli Görüş, Mustafa Kemal’in öncülüğünde İstiklal Savaşını yapan görüştür. Milli Görüş, son olarak Kıbrıs’taki katliamı durduran, adaya huzur ve barışı getiren görüştür.

5) Türkiye’deki 70 milyon kardeşimizin hepsinin ve yeryüzündeki 6 milyar insanın hepsinin saadetini temin etmek için Milli Görüş: “Yaşanabilir bir Türkiye”, “Yeniden büyük Türkiye”, “Yeni bir Dünya” ideallerini gerçekleştirecek bir görüştür.

6) Milli Görüşün temelinde kimyasında 3 esas unsur vardır.

1- Kaba kuvveti değil, hakkı üstün tutmak.

2- Materyalist değil, maneviyatçı olmak.

3- Nefse esir olmayı değil, nefis terbiyesini esas almak.

7) Milli Görüşün fiziki : Hidayet, Feraset ve Dirayet sahibi olmak demektir.

8) Milli Görüş bu temel esaslarından dolayı; “Önce Ahlak Ve Maneviyat”,

“Oyalama Değil, Köklü İcraat”,

“Laf Değil, Hizmet”,

“Konuşan Değil, İnanan Ve Yapan”,

“İç Barış, Kardeşlik, Huzur”,

“Devlet Ve Millet Kaynaşması”,

“İnsan Hakları Ve Adalet”,

“Milli, Güçlü, Süratli, Yaygın Kalkınma”,

“Türkiye’nin Bütünüyle Kalkınması”,

“Herkese İş, Herkese Refah”,

“Köylüyü, İşçiyi, Memuru, Esnafı, Dar Gelirliyi Faize, Vergiye Ezdirmeyeceğiz.”

“Uydu Değil, Lider Ülke Türkiye”,

“Türkiye’nin Ülkesiyle Ve Milletiyle Bütünlüğünün Ve Bölünmezliğinin Teminatıdır.”


Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın çabalarıyla Kurulan ve 8 gelişmiş islam ülkesini birleştiren D-8 projesinin amblemindeki 6 yıldınız anlamı:


1. Savaş değil, barış!
2. Çatışma değil, diyalog!
3. Çifte standart değil, adalet!
4. Üstünlük değil, eşitlik!
5. Sömürü değil, işbirliği!
6. Baskı ve tahakküm değil, insan haklan hürriyet ve demokrasi!

 



SİVAS KONGRELERİ

Konu başlıkları

[gizle]

KOMUTANLARIN RESİMLERİ



SİVAS
KONGRESİNİN TOPLANTI YAPILDIĞI YER


VATANDAŞLIK
HAK VE GÖREVLERİMİZ NELERDİR?

a- Seçme ve Seçilme Hakkı

b- Kanunlara Uymak

c- Vergi Vermek

d- Askerlik Yapmak

Seçme ve Seçilme Hakkı : Kendi içinizden en, nitelikli, en becerikli, bilgili, ahlaklı kişiyi belirlemek için görevimizi yerine getiririz. 18 yaşını dolduranlar seçime katılabilir. Sadece er ve erbaşların, askeri öğrenci oy kullanamaz.

Kanunlara Uymak : Toplum huzuru ve barışın sağlanabilmesi, hak ve özgürlüklerin korunabilmesi, devlet otoritesinin ve devamlılığın sağlanabilmesi için bu şarttır.

Vergi Vermek : Vergi devletin vatandaşlarının ihtiyaçlarını karşılıyabilmek için gelirine göre vatandaşından aldığı belirli bir miktar paradır. Daha iyi şartlarda yaşamak, daha iyi hizmetlerle karşılaşabilmek istiyorsak vergimizi düzenli olarak vermek zorundayız.

Askerlik Yapmak : Devletin varlığını devam ettirebilmek için kendisine yönelik tehlikelere karşı hazır olabilmek için ordu oluşturulur. Bizde zamanı geldiğinde orduya katılırız. 

HAK 
VE SORUMLULUKLARIMIZ
1. ANAYASAL İLKELER VE HAKLAR
1.1. Anayasal İlkeler
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının temel ilkeleri başlangıç kısmı ile birinci kısımdan anlaşılabilir. Anayasamız “Cumhuriyetinin nitelikleri” başlığı altında “Türkiye Cumhuriyeti,
toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı
içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” şeklindeki açıklamasıyla Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Temel İlkelerini saymıştır ( Any. M.2 ).
1.1.1. Atatürk Milliyetçiliğine Bağlı Devlet İlkesi
Kurtuluş Savaşı ile birlikte Türk Milliyetçiliğ
i; ırkçı olmayan, ölçülü, barışçıl, insancıl ve Misak-ı Milli sınırları içinde kalan bir ideoloji (düşünce bilimi) olarak gelişmiştir.Atatürk Milliyetçiliği olarak da anılan Türk Milliyetçiliği; bütün fertlerini, kederde,kıvanç ve tasada ortak, bölünmez bir bütün halinde, milli şuur ve ülküler etrafında toplayan bir düşünce biçimidir. Aynı zamanda milletimizi dünya milletler ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak millî birlik ruhu içinde daima yüceltmeyi amaçlayan bir harekettir. Atatürk Milliyetçiliği, ırk, din, dil ayırımı yapılmaksızın, Türk vatan ve milletinin
bölünmez bir bütün olduğu, Türk Devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesin Türk sayılacağı inancına dayanır.



ÖRNEĞİN;
YUKARIDAKİ RESİMDE 
BİR 
SORUMLULUK GÖRÜRÜZ.SORUMLULUĞUMUZ İSE 
ATATÜRK'ÜN  KURDUĞU
CUMHURİYETTİR.BUDA BİR SORUMLULUKTUR.


1.1.2. Demokratik Devlet İlkesi
Demokratik devlet, halkın devlet yönetimine katılması esasına dayanan devlet
demektir.Bu ilke doğrultusunda Devleti yönetecek organlar millet tarafından doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak seçilerek iş başına gelecekler ve çeşitli siyasal partiler çeşitli siyasi, görüş ve eğilimleri temsil etme yetkisine sahip olacaklardır (Any. M. 68/ 2 ). Bu nedenle Anayasa, siyasal partileri siyasal hayatın vazgeçilmez unsuru olarak kabul etmiştir. Vatandaşların kanun çerçevesinde seçme ve seçilme haklarına sahip olmaları; seçimlerin
serbest, eşit, tek dereceli, genel ve gizli oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre yapılması da Demokratik Devlet İlkesinin gereğidir(Any. M.67).



1.1.3. Hukuk Devleti İlkesi
Hukuk devleti, devletin bütün eylem ve işlemlerinin hukuk kurallarına dayandığı ve vatandaşların da hukuki güvenlik içinde olduğu bir sistemdir.
Hukuk devleti, vatandaşların temel hak ve ödevlerinin güvenceye bağlandığı,
yasaların anayasaya uygun olduğu ve bunun denetlendiği, herkesin tâbi olduğu kuralların aynı olduğu, yönetimin hukuka uygun davrandığı devlettir.
Hukuk devletinin sağlanabilmesi için bazı şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu
şartlardan ilki, ‘‘yürütmenin yargısal denetimidir’’. Kişi hak ve hürriyetleri tarih boyunca yürütme organı tarafından ihlal edilmiştir. Yürütme işlemlerinin keyfilikten kurtarılabilmesi için yürütme işlemlerinin yargısal denetimi şarttır.
Hukuk devletinin sağlanabilmesi için gerekli diğer şartlar ise, ‘‘yasama işlemlerinin yargısal denetimi ve yargı bağımsızlığıdır’’. Anayasa, yasaların anayasaya uygunluğunu denetlemek için Anayasa Mahkemesine yer vermiştir yargı bağımsızlığı ise yargı organlarının yasama ve yürütme organları karşısında bağımsız olması ve karar verirken kimseden emir almamasıdır.Anayasaya baktığımızda yürütmenin her türlü eylem ve işlemlerinin yargısal denetime
açık olduğunu ve temel hak ve özgürlüklerin ve bunların hangi durumlarda
sınırlandırılabileceğinin Anayasada yer aldığını, yasaların anayasaya uygunluğunu denetleyen Anayasa Mahkemesinin varolduğunu ve yargının bağımsız olduğunu görürüz



1.1.4. Laik Devlet İlkesi
Laiklik ilkesinin, din hürriyeti ve din ve devlet işlerinin ayrılığı olmak üzere iki
boyutu bulunmaktadır.
Din hürriyeti, inanç ve ibadet hürriyetlerini kapsamaktadır. İnanç hürriyeti, herkesin
dilediği inanç ve hürriyete sahip olabileceğini ya da hiçbir dini inanca sahip
olmayabileceğini ifade eder. İbadet hürriyeti ise; kişinin, inandığı dinin gereklerini yani
ibadet, ayin ve törenlerini serbestçe yapabilmesidir. Anayasamızda, inanç hürriyeti hiçbir
sınırlamaya tâbi olmaksızın kişilere tanınmıştır. Anayasamızın 24. maddesinin birinci
fıkrasına göre, “ Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir”. Anayasamız,
ibadet hürriyetinin, Anayasa’nın 14’üncü maddesinde sayılan, devletin ülkesi ve milletiyle
bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan
kaldırma amaçlarıyla kötüye kullanılmasını yasaklamıştır.
Laikliğin din ve devlet işlerinin ayrılığını belirten ikinci boyutu ise, din kurumlarının
devlet görevlerini, devlet kurumlarının da dini görevleri yerine getiremeyeceğini, bunların
birbirlerinden ayrı olacağını ifade etmektedir. Laik bir sistemde devlet bütün din
mensuplarına eşit davranır. Laik sistemde resmi bir devlet dini olmaz. Devlet kurumları din
kurumlarını etkileyemeyeceği gibi, din kurumları da devlet kurumlarını etkileyemez. Laik
bir toplumda devlet işleri dinî bir temele oturtulamaz. Nihayet laik sistemlerde din
kurumlarıyla devlet kurumlarının ayrılmış olması gerekir. Fakat “laiklik” dinsizlik demek
değildir. Bu nedenledir ki, devletin dini inanç ve ibadetlere karışmaması, onları
engellememesi ve engel olmaya çalışanları önlemesi de gerekir.
Kısaca belirtmek gerekirse, Türkiye Cumhuriyeti Devletin’in temel ilkelerinden biri
olan laiklik:
Ø Din ve mezhep ayrımı yapmayan,
Ø Resmi bir dini bulunmayan,
Ø Din kuralları ile yönetilmeyen,
Ø Din hizmetlerini de bir kamu hizmeti olarak kabul eden,
Ø Devlet ve hukuk kurallarını din kurallarından arındıran
bir devlet düzenidir.




1.1.5. Sosyal Devlet İlkesi
Sosyal devlet, fertlerin sosyal durumlarıyla ilgilenen, onlara asgari bir hayat düzeyi
sağlamayı, sosyal adalet ve sosyal güvenliği gerçekleştirmeyi ödev sayan devlettir. Sosyal
devlet, devletin, sosyal barışı ve sosyal adaleti sağlamak amacıyla sosyal ve ekonomik
hayata aktif olarak müdahalesini gerekli gören bir anlayıştır. Sosyal devletin en belirgin
özellikleri, kişiyi ekonomik hayatta yalnız bırakmaması, ekonomik hayata müdahale etmesi,
herkes için insanlık onuruna yaraşır bir hayat seviyesi sağlamaya yönelik bir devlet biçimi
olmasıdır. Sosyal devlet, sosyal adaleti gerçekleştirmek, bireyin ve toplumun refahını
sağlamak ve sosyal güvenliği oluşturmak amaçlarını taşır.
Sosyal devletin ana öğelerinden biri millî geliri artırmak; bunun için yatırım yapmak,
sosyal adalet kuralları içinde kalkınmayı sağlamaktır. Sosyal devletin ana öğelerinden diğeri
millî gelirin adaletli dağılımını sağlamaktır. Sosyal devletin bir başka öğesi özgürlüklerin
gerçekleşmesi için maddi imkân sağlamaktır. Bir diğer sosyal devlet öğesi ise bireyleri
sosyal güvenliğe kavuşturmaktır.




Anayasal Hak ve Sorumluluklar


1.1.6. İnsan Haklarına Saygılı Devlet İlkesi
Günümüzde insanların sahip oldukları temel haklar, çeşitli uluslararası antlaşma ve
bildirilerde; örneğin Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde açıkça
gösterilmiştir. Bu beyannamedeki ilkeler, günümüzde demokrasiye bağlı bütün toplumlarca
tanınıp benimsenmiştir.Anayasamız, insanların insan olmaktan kaynaklanan temel hak ve hürriyetlerden
faydalanacaklarını açıklamıştır. Anayasamızın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti “İnsan
haklarına saygılı bir devlettir” ifadesi yer almaktadır.
İnsan hakları kavramı, bütün insanlara tanınması gereken ideal hak ve hürriyetleri
kapsamaktadır. İnsan haklarına, doktrinde “Temel Haklar” dendiği de görülür.
Temel haklar, Anayasamızın “kişinin hakları ve ödevleri” bölümünde düzenlenen
koruyucu haklarla, “sosyal ve iktisadî haklar” başlığını taşıyan bölümünde düzenlenen
isteme hakları ve “siyasal haklar ve ödevler” başlığı altındaki bölümde düzenlenen katılma
haklarından oluşmaktadır.




1.1.7. Eşitlik İlkesi
Eşitlik ilkesi Anayasanın 10. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre,
“Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri
sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya
sınıfa ayrıcalık tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun
önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır” ( AY. Mad. 10 ).
1.1.8. Kuvvetler Ayrılığı İlkesi
Hukuk devleti olabilmek için, kuvvetler ayrılığı ilkesinin uygulanması, yani yasama,
yürütme ve yargı organlarının birbirinden ayrılması gerekmektedir. Son yüzyılda devlet
içindeki güçlerin bir elde toplanmasını önleme eğilimi gelişmiştir. Çünkü devlet içindeki
güçlerin, özellikle yargı gücü ile yürütme görevinin ya da yasama ile yürütmenin bir elde
toplanması, hukuk devletinin varlığını tehlikeye düşürebilir.
Anayasamız kuvvetler ayırımı ilkesini benimsemiştir.
Anayasamızda kuvvetler ayırımı ilkesi “devlet organları arasında üstünlük sıralaması
anl***** gelmeyip, belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı
medeni bir iş bölümü ve iş birliği” şeklinde ifade edilmektedir. Üstünlük ise Anayasa ve
kanunlarda mevcuttur. “Anayasanın üstünlüğü ilkesi”ne göre; Anayasa daima diğer
kanunların üstünde yer alır. Anayasanın üstünlüğü ilkesi kanunların ve diğer hukuk
kurallarının anayasaya aykırı olamayacağı anlamına da gelir.




1.2.3. Siyasi Haklar ( Katılma, Aktif Statü Hakları )
Kişinin devlet yönetimine katılmasını sağlayan haklara, “katılma hakları” ya da
“Aktif statü hakları” denilmektedir.
Bu haklar Anayasanın “siyasi haklar ve ödevler” bölümünde düzenlenmiştir. Katılma
haklarından devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan kişiler yararlanmaktadır.
Anayasamızda Siyasal Haklar bölümünde ele alınan katılma haklarının ( aktif statü
hakları) neler olduğunu inceleyelim:
Ø Türk vatandaşlığı
Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür. (AY. Mad. 66)
Ø Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları
Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak, seçme, seçilme ve bağımsız
olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma ve halk oylamasına katılma
hakkına sahiptir. (AY. Mad. 67)
Ø Parti kurma, partilere girme ve partilerden çıkma
Vatandaşlar siyasi parti kurma ve usulüne göre partilere girme ve partilerden ayrılma
hakkına sahiptir. Parti üyesi olabilmek için 18 yaşını doldurmuş olmak gerekir. (AY. Mad.
68)
Ø Siyasî partilerin uyacakları esaslar
Siyasî partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi ilkelerine
uygun olur. Bu ilkelerin uygulanması kanunla düzenlenir (AY. Mad. 69 ).
Ø Kamu hizmetlerine girme hakkı
Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir.
Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilemez.
(AY. Mad. 70)
Ø Mal bildirimi
Kamu hizmetine girenlerin mal bildiriminde bulunmaları ve bu bildirimlerin
tekrarlanma süreleri kanunla düzenlenir. (AY. Mad. 71)
Ø Dilekçe hakkı
Vatandaşlar ve karşılıkllık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden
yabancılar, kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında, yetkili makamlara
ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazılı başvurma hakkına sahiptir. (AY. Mad. 74)


 





 
BENJAİN BU SİTE İPTAL BEDAVA SİTEM BU SİTE İPTAL KAPATILMIŞTIR. Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol